Ana içeriğe atla

İpşirli: Kadirşinas milletimiz Akif’i unutmuyor

12.03.2020

İstanbul Medipol Üniversitesinde düzenlenen “Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı'nın Kabulü” başlıklı panelde konuşan Prof. İpşirli, Türk halkının Mehmet Akif Ersoy’u unutmadığını söyledi.

12

Vatan şairi Mehmet Akif Ersoy ve kaleme aldığı İstiklal Marşı, TBMM’de kabul edilişinin 99’ncu yılında İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen panelde ele alındı. Güney Kampüs Konferans Salonu’na yapılan panele İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesinden Dekan Prof. Dr. Ali Resul Usul ile Prof. Dr. Mehmet İpşirli, Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesinden Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Nuri Özcan ve Yazar Beşir Ayvazoğlu konuşmacı olarak katıldı.
 
USUL: AKİF ŞAHSİYET ABİDESİDİR
Panelin moderatörlüğünü üstlenen Dekan Usul, Mehmet Akif’in kendisi için rol model olduğunu söyledi. Akif’i ‘şahsiyet abidesi’ olarak tanımlayan Usul şöyle dedi: “Öncelikle Osmanlı İmparatorluğunun çökmesi gibi zor bir dönemin yaşandığı yıllarda Mehmet Akif Ersoy’un sanatındaki gerçekçilik beni çok etkiliyor. Doğu’yu ve Batı’yı iyi bilmesi ve bunun sentezini sanatına yansıtması bize gerçekçi bir manzara ortaya koyuyor. Hayal dünyasından uzak olması, gerçeklerle yüzleşirken ümidini kaybetmemesi beni çok etkiliyor. Bana göre Akif’teki en etkileyici özellik bir şahsiyet abidesi olması. İnandığı değerlerin ticaretini yapmayan müthiş bir rol model. Akif, o dönemin zorlu atmosferinde kendisini şahsiyet olarak korumuş çok düzgün bir insan. Ülkesini katıksız ve menfaatsiz olarak seven bir insan. Bütün bu özellikleri topladığınızda karşınıza çok büyük bir portre çıkıyor.”
 
İPŞİRLİ: KADİRŞİNAS MİLLETİMİZ AKİF’İ UNUTMUYOR
Prof. Dr. Mehmet İpşirli ise Mehmet Akif’in milli mücadelenin manevi öncülerinden olduğunu, sadece şiirleriyle değil ülkenin dört bir yanındaki camilerde verdiği vaazlar ve yayınladığı dergilerle milli mücadeleye önemli katkılar sağladığını söyledi. Akif’in yaşadığı dönemde hak ettiği değeri göremediğini ifade eden İpşirli şöyle dedi: “Zaman zaman İslam dünyasının büyük sıkıntılar içinde olduğunu dile getiriyoruz. Akif’in yaşadığı dönemde ise İslam dünyası adeta yerlerde sürünüyordu. Mehmet Akif’in çıkması için ön ayak olduğu Sırât-ı Müstakîm ve Sebîlürreşâd gibi dergilerde bu manzarayı görebiliyoruz. Yaşanan bu kadar sıkıntıya rağmen Akif, İslam’ın verdiği güç ile ümitsizliğe kapılmadan mücadele etmiştir. Akif, hiçbir hesap yapmadan işini gücünü bırakıp Anadolu’da ‘Millî Mücadele’ ümidi gördüğü için süratle oraya intikal etmiştir. Gittiği yerlerde konuşmaları ve faaliyetleriyle mücadeleye büyük destek olmuştur. Öte yandan Akif tüm iyi niyetine ve fedakarlıklarına rağmen hak ettiği değeri görememiştir. Ancak Akif gibi insanlara ne yapılırsa yapılsın unutulmuyor. Bugün Akif’in adı her yerde yaşıyor. Bazı aydınlarımız Akif’in adını anmasa da milletimiz çok kadirşinas, topluma hizmet edenleri kesinlikle unutmuyor.”
 
AYVAZOĞLU: İSTİKLAL MARŞI MİLLİ MUTABAKAT METNİDİR
Yazar Beşir Ayvazoğlu da sanatı, yaşamı ve bilinmeyen yönleriyle Mehmet Akif’i anlattı. Akif’in İstiklal Marşı’nı yazan şair olarak gönüllerde taht kurduğunu belirten Ayvazoğlu şöyle devam etti: “İstiklal Marşımız bu milletin milli mutabakat metnidir. Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından oy birliği ile kabul edilmiş bir marş olması bakımından son derece önemli. Birinci Meclis neredeyse toplumun tüm kesimini içinde barındırıyordu. Bu nedenle İstiklal Marşı’nın oy birliği ile kabul edilmesi çok anlamlı. O tarihten bu yana İstiklal Marşı’nın hala her gün okunması Mehmet Akif’i kelimenin tam manasıyla bir milli şair kimliğine büründürüyor. Bu marş, Balkan Harbi’nden itibaren bütün acıları kalbinin derinliklerinde hisseden bir şairin vicdanından dökülmüş kelimeleri barındırması açısından son derece önemlidir. İstiklal Marşı, Milli Mücadele ruhundan doğmuş bir marştır. Akif şairliğinin yanı sıra bir düşünce adamıdır. Safahat’ı sadece şiirlerden ve manzumelerden oluşan bir külliyat değil aynı zamanda düşünce tarihinin önemli metinlerinden biri olarak da okumak lazım. Osmanlı’dan, Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar yaşanan dramatik maceranın bütün safhalarıyla okunabileceği bir kitaptır Safahat. Bu kitap, Türkçenin en yüksek seviyede tasarrufu mahiyetini taşıyan bir metin olması bakımından da son derece önemlidir. Akif, Türkçeye kelimenin tam manasıyla hâkim bir şairdir. Türkçede başka hiçbir şair, Safahat’ta kullanılan kelime sayısı kadar kelime kullanmamıştır.”
  
ÖZCAN: MAARİF BAKANLIĞI’NIN SEÇTİĞİ BESTE BU DEĞİLDİ
Panelde son sözü alan Dr. Öğretim Üyesi Özcan ise İstiklal Marşı’nın bestecisi Osman Zeki Üngör ve bestenin nasıl kabul edildiğine dair bilgiler paylaştı. Özcan, “Osman Zeki Bey, 1921 yılında Mehmet Akif’in şiirinin ulusal marş güftesi olarak seçilmesinden sonra 1922’de Maarif Bakanlığı tarafından düzenlenen beste yarışmasına davet edilen 24 besteciden birisiydi. Yarışma seçici kurulu tarafından Osman Zeki’nin eseri beşinci, Ali Rıfat Bey’in alaturka usuldeki bestesi ise birinci seçildi. Ancak 1930 yılında Maarif Bakanlığı’nın resmî kurumlara gönderdiği bir genelge ile uygulamada değişiklik yapıldı ve o güne kadar Ali Rıfat Bey’in bestesi ile seslendirilen güfte, Osman Zeki Bey’in Batı tarzı bestesi ile seslendirilmeye başladı ve devletin resmi marşı haline geldi” dedi.

Son Güncelleme Tarihi: 24/02/2023 - 16:10