Ana içeriğe atla

'Mehmet Akif milli mücadelenin manevi önderlerinden biri'

19.03.2018

Vatan şairi Mehmet Akif Ersoy ve kaleme aldığı İstiklal Marşı, TBMM’de kabul edilişinin 97. yılında Medipol Üniversitesinde düzenlenen konferansta ele alındı. İstiklal Şairimizi anlatan Prof. Dr. M..

d

Medipol Üniversitesi Rektörlüğü tarafından ‘İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy’ konulu konferans düzenlendi. Güney Kampüs Konferans Salonunda yapılan konferansın sunuculuğunu okutman Mukadder Gezen üstlendi. Okutman Aykut Can'ın da düzenlenmesine katkı sağladığı konferansa Medipol Üniversitesinden İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İpşirli ve Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nuri Özcan ile İstanbul Üniversitesinden Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk konuşmacı olarak katıldı.

“CAMİ VAAZLARI İLE HALKA MİLLİ MÜCADELEYİ ANLATTI”

Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın ile Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Ceran’ın da takip ettiği konferansta ilk sözü alan Prof. Dr. Mehmet İpşirli, Mehmet Akif’in milli mücadelenin manevi öncülerinden olduğunu, onun sadece şiirleriyle değil memleketin çeşitli camilerinde verdiği vaazlar ve yayınladığı dergilerle de milli mücadeleye önemli katkılar sağladığını söyledi. İpşirli, Akif’in memuriyet yaptığı ve Edebiyat Fakültesinde hoca olduğu yıllarda bir taraftan resmi görevini sürdürürken bir taraftan da vaazlara devam ettiğini ve halkı istiklal mücadelesine çağırdığını kaydetti. İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk ise İstiklal Marşı'nın "Korkma!" hitabıyla başlamasının hem Kur'ân-ı Kerîm'in pek çok ayetinde geçen "Üzülme, korkma, endişe etme" mânâsındaki ilâhi hitapla olan bağına hem de Hz. Muhammed (s.a.v) ve Hz. Ebubekir'in mağaraya sığındıklarında, Peygamber Efendimizin Hz. Ebubekir'e söylediği "Üzülme, Allah bizimle beraberdir." sözüyle olan ilişkisine dikkat çekti. Ayrıca, dünyadaki tüm ulusal marş metinlerinin ülkelerin zor zamanlarında yazıldığına değinerek, İstiklâl Marşı'mızın, milletimizin bağımsızlık, hürriyet, özgürlük, vatan sevgisi, mukaddesat konusundaki titizliği ve onu koruma arzusunu yüksek bir edebî üslupla anlatan estetik bir metin olduğunu dile getirdi. Çoruk, Mehmet Akif Ersoy’un yaşadığı dönemde sözünü ettiği ve ömrünü harcadığı meselelerin halen ülkemizin gündemini meşgul ettiğini de sözlerine ekledi. Mehmet Akif’in halkın içinden çıkmış bir şair olmasından ötürü toplum nazarında diğer şairlerden ve edebiyatçılardan farklı olduğunu savunan Çoruk şöyle devam etti: “Mehmet Akif fildişi kulelere kapanıp sanat için sanat düşüncesi ile hareket etmiş bir şairimiz değildir. Ülke dışına çıkmak zorunda kalmış fakat hiçbir zaman devleti ve milletine karşı oluşumlarda bulunmamıştır. İstiklal Marşı’nın doğuşu ise çok farklıdır. Ankara’da Taceddin Dergâhı’na kapanarak yaklaşık 10 günde ‘İstiklal Şiiri’ni yazdı.”

‘MAARİF BAKANLIĞI’NIN SEÇTİĞİ BESTE BU DEĞİLDİ’

Programın kapanış konuşmasını yapan Yrd. Doç. Dr. Nuri Özcan da İstiklal Marşı’nın bestecisi Osman Zeki Üngör ve bestenin nasıl kabul edildiğine dair bilgiler paylaştı. Özcan, “Osman Zeki Bey, 1921 yılında Mehmet Akif’in şiirinin ulusal marş güftesi olarak seçilmesinden sonra 1922’de Maarif Bakanlığı tarafından düzenlenen beste yarışmasına davet edilen 24 besteciden birisiydi. Yarışma seçici kurulu tarafından Osman Zeki’nin eseri beşinci, Ali Rıfat Bey’in klasik Türk müziği usûlündeki bestesi ise birinci seçildi. Ancak 1930 yılında Maarif Bakanlığı’nın resmi kurumlara gönderdiği bir genelge ile uygulamada değişiklik yapıldı ve o güne kadar Ali Rıfat Bey’in bestesi ile seslendirilen güfte, Osman Zeki Bey’in Batı tarzı bestesi ile seslendirilmeye başladı ve devletin resmi marşı haline geldi.” dedi.

Son Güncelleme Tarihi: 03/03/2023 - 11:09