Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Medipol’de anılarını anlattı

Haliç Yerleşkesinde gerçekleştirilen toplantıda Ünüvar’ı kürsüye davet eden Rektör Sabahattin Aydın, kendisinin Müsteşar Yardımcılığı görevi sırasında birlikte çalıştıklarını anımsattı. Rektör Aydın, aynı zamanda Atatürk Üniversite’nde hocalık yapan Ünüvar’ı gerek akademisyenliği, gerekse yüksek bürokratlığı ve politikacılığı kimlikleri ile ülkemizde az bulunan insanlardan biri olarak tanıttı.

“Hekim, Bürokrat ve Siyasetçi Gözüyle Yönetim” konulu bir konuşma yapan Necdet Ünüvar, konuşmasına, Medipol’e gelmeyi uzun zamandır arzu ettiğini söyleyerek başladı. Ünüvar, çocukluğundan bugüne dek yaşadıklarını, özellikle 2002 yılı sonrasında Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı ve daha sonra milletvekilliği sürecinde kazandığı deneyimleri anıları eşliğinde anlattı.

İnşaat ustası bir babanın ve ev hanımı bir annenin çocuğunu olduğunu slaytlar eşliğinde kaydeden Ünüvar, hekimlikte öğrendiklerini bürokrasi ve siyasette nasıl uyguladığını anlattı. Ünüvar, tıptaki hasta öyküsü, tetkik, teşhis, tedavi, takip ve kontrol sırasını, hem hayatın tüm alanlarında hem de bürokrasi ve siyasette uyguladığını söyledi.

Günlük yaşamında ve her türlü toplantılarında not almayı uzun yıllardır alışkanlık halinde sürdürdüğünü anlatan Ünüvar, yanında daima küçük bir not defteri taşıdığını ve belki de bu yüzden sosyal paylaşım sitesi twitterın aktif bir kullanıcısı olduğunu kaydetti.

Çevresinde özlü sözleri sıklıkla kullanması ile tanınan Ünüvar, kendisinin sözlerinden yola çıkılarak hazırlanan 2. kitabının yakında yayımlanacağını bildirdi.

Ünüvar, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile yaşadığı bir anıyı ise şöyle anlattı: “2001 yılı Ocak ayında bir profesör, bir doçent, bir yardımcı doçent ve bir şoför bir Pazar günü Erzurum’dan yola çıkarak Bingöl’de bir düğüne gittiler. Kış günüydü ve şiddetli bir kar vardı. Gece dönemediler. Sabah erkenden yola çıktılar. Karlıova civarında kardan göz gözü görmüyor. Çat’a 20 km kala 4 kişilik bir aile ile karşılaştılar. 5-6 aylık çocuk rahatsızlanmış ve köyden şehre hastaneye götürmek üzere yola çıkmışlar. Yol kapalı olduğu için mahsur kalmışlar. Çocuğu arabaya yatırmışlar. Yanlarında steteskop yokmuş.  Profesör olan, çocuğun akciğerini ve kalbini kulağıyla dinlemiş. Çocuğu alıp hastaneye götürmüşler. Bu olay 2001 yılı Ocağında gerçekleşti. Aradan zaman geçti 2002 yılının Kasım ayında çocuk profesörü Sağlık Bakanı oldu, doçent Müsteşar oldu. Oradaki doçent bendim.”