Ana içeriğe atla

“Ortadoğu’nun Kör Düğümü: Suriye İç Savaşı” paneli Medipol’de yapıldı

03.01.2017

“Ortadoğu’nun Kör Düğümü: Suriye İç Savaşı” başlık panel Medipol Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Direktörü Prof. Dr. Ahmet Uysal, İHH Yönetim Kurulu Üyesi Osman..

-cf3c9b3eb14b-Suriye_paneli.JPG

İnsani Yardım Kulübü’nün organizasyonuyla Kavacık Yerleşkesinde gerçekleşen panelin moderatörlüğünü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Büyükaslan yaptı. Konuşmasında Arap dünyasının siyasi tarihini ele alan Prof. Dr. Ahmet Uysal, Ortadoğu’da uzun yıllardır çarpık bir düzenin hüküm sürdüğünü ve eski Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdül Nasır’ın bu duruma son verme girişimlerinin başarılı olmadığını söyledi. Güncel gelişmelere değinen Uysal, savaşın yaşandığı Suriye’nin yeterli enerji kaynaklarına sahip olmadığını ancak jeopolitik olarak çok stratejik bir noktada yer aldığını söyledi. Körfez üzerinden gelecek tüm enerji hatlarının Suriye üzerinden geçmesi gerektiğine dikkat çeken Uysal, Arap dünyasının güvenliğinin Suriye ve Lübnan’ın istikrarından geçtiğini belirtti. Prof. Uysal, “Halk hareketinin çıkışı daha bir tabana dayalı idi. Bu yüzden hem Batıyı hem de Körfezi rahatsız etti. Bu yüzden Suriye’deki demokratik yapıyı tasnif ettiler. Ilımlı muhalifler devre dışı bırakıldığında Esed’in ekmeğine yağ sürülmüş oldu. Şu an İslam dünyasına ‘Ya teslim olun ve Batı modelini kabul edin ya da radikalleşin’ deniliyor.” dedi.

“SURİYE MESELESİ TÜRKİYE’DEKİ İÇ SİYASİ ÇATIŞMAYA KURBAN GİTTi”
Türkiye-Suriye ilişkisini tarihsel açıdan ele alan Osman Atalay, “Yakın tarihe baktığımızda Türkiye ve Suriye ilişkileri hep sorunlu olmuştur. Türkiye 90’larda Abdullah Öcalan’ın Şam’da ikamet ettiğini tespit edince Suriye’den Öcalan’ın iadesini istedi. Bu sebeple 95-98 yılları arasında ciddi bir Öcalan krizi yaşandı. Normalleşme sürecinde Hafız Esed öldü. Cenaze törenine Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de katıldı. 2000’den sonraki süreçte Suriye-Türkiye ilişkileri yakın tarihin en sıcak ve üst düzey ilişkisi olarak görüldü. Suriye’de başlayan halk ayaklanmalarının ardından ise Türkiye tercihini halktan yana kullandı. Bu, Türkiye’nin tercihi idi ancak AK Parti Hükümetlerinin bir tercihi olarak algılandı. Suriye meselesi Türkiye’deki iç siyasi çatışmaya kurban gitti.” dedi.

“MEDYA KÜÇÜK BİR OLAYI KAOS OLARAK YANSITIR”
Gazeteci Turan Kışlakçı ise Ortadoğu’nun tarihsel sürecini medya üzerinden ele aldı. Medyanın bazen küçük bir meseleyi büyüterek büyük bir kaos şeklinde gösterebildiğini kaydeden Kışlakçı, medyayı Ortadoğu’ya Napolyon’un getirdiğini öne sürdü. Kışlakçı şöyle dedi: “Napolyon Mısır’da gazeteleri kuruyor ve propagandaya başlıyor. Bu coğrafyada medya 200 yıldır bir propaganda aracı olarak kullanılıyor. Yusuf Akçura 1915’lerde İstanbul medyasında ‘Araplar bizlere hainlik yapıyor’ diye yazıldığını söylüyordu. Akçura bunun üzerine Suriye başta olmak üzere Arap coğrafyasını geziyor. Ve haberlerin bir uydurma olduğunun farkına varıyor.”
Ortadoğu’daki halk ayaklanmalarını değerlendiren Kışlakçı sözlerine şöyle devam etti: “Bu coğrafyada halklar ekmek ve özgürlük için ayaklandılar. Fakat coğrafya üzerinde geçen yüzyılda inşa edilen kurumlar bu talepleri anlayamadı. Ortadoğu kavramının tarihi yüz yıldır. Öncesi Osmanlıdır. Geride kalan yüz yıl ise katliam ve kaostur. Coğrafyamızda bölgesel ve küresel bir kavga yaşanıyor ve Türkiye bunun tam ortasında.”

Son Güncelleme Tarihi: 08/03/2023 - 16:16