Ana içeriğe atla

Cumhuriyetin 100. yılında psikoloji, tarih, göç ve sağlık tartışmaya açıldı

14.12.2023

İstanbul Medipol Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu tarafından düzenlenen panelde psikoloji, tarih, göç ve sağlık konuları masaya yatırıldı.

A05A8328-

İstanbul Medipol Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu ve Sosyal Bilimler Kulübü iş birliğinde Cumhuriyet’in 100. yılı kapsamında düzenlenen panel Güney Kampüs’te gerçekleşti. “Psikolojiye Bakış” başlıklı ilk oturumda İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökhan Malkoç, “Tarih ve Göçe Bakış” başlıklı ikinci oturumda İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Mehmet İpşirli ile Prof. Dr. Bekir Berat Özipek, “Sağlığa Bakış” başlıklı son oturumda ise Tıp Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Sabahattin Aydın ve Prof. Dr. Türkan Yiğitbaşı konuşma gerçekleştirdi. Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Rana Atabay Kuşçu, Müdür Yardımcıları Öğr. Gör. Tayyar Tepe ve Öğr. Gör. Elif Yurtoğlu Pek’in de takip ettiği programa çok sayıda akademisyen ve öğrenci ilgi gösterdi. Açış konuşmasını gerçekleştiren Prof. Kuşçu, 100. yıl kapsamında SBMYO’nun önemli işlere imza attığını söyledi. “Cumhuriyetin 100. Yılında Sosyal Bilimler” başlıklı bir kitabı okurla buluşturduklarını ifade eden Kuşçu, kitapta sosyal bilimlere ait 13 programın gelişimini anlattıklarını söyledi.

PROF. MALKOÇ: 1999 DEPREMİ PSİKOLOJİYE OLAN İLGİYİ ARTIRDI 
İlk oturumda konuşan Prof. Dr. Gökhan Malkoç, ülkemizde 139 tane psikoloji bölümü olduğunu söyledi. Malkoç, şöyle dedi: “Bugünkü anlamda psikoloji çalışmalarına 1915 yılında İstanbul Üniversitesini yenileştirme planı çerçevesinde başlandı. 1933’te İstanbul Üniversitesi yeniden yapılanmaya gitti. Nazi Almanyası’ndan kaçarak Türkiye’ye gelen bilim insanlarının gelişimde rolü büyük oldu. 60’lı yıllar ve devamında Türkiye’deki üniversitelerinin sayısındaki artış ile 1987 yılına gelindiğinde psikoloji lisans eğitimi veren üniversitelerin senede aldıkları öğrenci sayısı 800’e ulaştı. 70’li yıllar itibarı ile ülkemizde diğer alanlarda olduğu gibi psikoloji alanına ilişkin kitapların ve araştırmaların sayısında bir artış oldu. 1999 depreminde sahaya giden psikologları gören halk bu bölüme daha fazla ilgi duymaya başladı. YÖK bölüm kontenjanlarını arttırdı ama maalesef öğretim elemanı, kalite standartları ve bilimsel yayınlarda sorunlar yaşanıyor.” 

PROF. İPŞİRLİ: CUMHURİYET KURULURKEN HER ŞEY KAYBOLMUŞTU
İkinci oturumda konuşan Prof. Dr. Mehmet İpşirli, uzun bir savaşın ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin diğer milletlerin tarihinde bulunmayan süreçlerden geçtiğini ifade etti. İpşirli şöyle dedi: “Tarihimizde birçok devlet kurduk, farklı coğrafyalarda varlık gösterdik. Osmanlı Devleti 600 sene üç kıtada ayakta kaldı, zorluklar yaşadı, reformlar ve ihtilallerle karşılaştı. Sonunda diğer milletlerin tarihinde olmayan uzun savaşlar ve fedakarlıklar sonucu Cumhuriyet kuruldu. Kuruluşun ardından moralimiz bozuktu. İmanımız vardı ancak ekonomik ve toplumsal olarak her şey kaybolmuştu. Yeni bir inşa sürecine girdik. Eğitimden ekonomiye, mali konulardan toplumsal hayata kadar birçok alanda girişimlerde bulunduk.”

PROF. ÖZİPEK: GÖÇ MESELESİ EVRENSEL BİR OLGU
Prof. Dr. Bekir Berat Özipek de göç konusunun gündelik hayatta sıkça konuşulduğunu ancak bazı boyutlarının ele alınamadığını söyledi. Özipek şöyle devam etti: “Toplumlarda egemen fikirler vardır. Egemen fikirler bazen iktidar yanlısı olabilir bazen muhalif fikirler olabilir. Bu fikirleri tekrarlamak kolaydır, kolaycılıktır. Alternatifini çok fazla düşünmekte insanları yorar ve insanlar genellikle ezberlenmiş kalıplarla konuyu tartışır. Tarih boyunca insanlar göç etmişlerdir. Gittikleri yerde de esas olarak iki tür davranışla karşılaşmışlardır. Bazıları göç eden insanları elinde ekmek ve suyla karşılarken bazıları şiddet göstererek kovmaya çalışmıştır.”

PROF. AYDIN: YETİŞMİŞ İNSAN KAYNAĞI EN ÖNEMLİ FAKTÖR
Son oturumda konuşan Prof. Dr. Sabahattin Aydın, Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük bir imparatorluk mirasının üzerine kurulduğunu söyledi. Aydın şöyle dedi: “Geldiğimiz noktada eksiklerimiz var, erişim sorunlarımız ve personel yetersizliklerimiz var ancak bu sorunlar sadece Türkiye’ye ait değil. Türkiye’de verilen sağlık hizmetinin kapsayıcılığı ise çok az ülkede var. Son 20 yılda sağlık sistemimizde ve sanayimizde çok büyük gelişmeler oldu. Eğer bu hız devam eder ve bu konudaki teşvikler kalıcı olarak verilmeye devam ederse savunma sanayinde gördüğümüz başarıları sağlık sanayinde de görebiliriz. Ancak unutulmamalı ki en önemli faktör yetişmiş insan kaynağıdır.”

PROF. YİĞİTBAŞI: YAPAY ZEKAYA GEÇİYORUZ
Son oturumda konuşan Prof. Dr. Türkan Yiğitbaşı da Türkiye’de son 30 yılda sağlıkta nicelik ve nitelik olarak önemli gelişmeler yaşandığını söyledi. Yiğitbaşı şöyle devam etti: “Avrupa’dan Amerika’dan ülkemize tanı ve tedavi için gelen birçok hasta var. Hastane işletmeciliğimiz ve tıp eğitimimiz çok iyi. Mezuniyetten sonraki eğitimde de oldukça iyi durumdayız. Eğitim sistemi de çok değişti. Daha önce disiplin yani öğretmen merkezli bir eğitim varken şimdi öğrenci merkezli yenilikçi bir eğitimdeyiz. Gelecekte de sağlık alanında çok büyük gelişimler yaşanacak, artık yapay zekaya geçiyoruz. Dijital gelişmeler sayesinde uzaktan tanı tedavi uygulamaları başlayacak. Hasta, sağlık elemanları, doktor ilişkisi artık tamamen dijital ortamda ve çok hızlı olacak. Ancak unutmamalıyız ki teknoloji bir hekimin, sağlık personelinin yerini tutmayacak. Doğru tedavi seçeneğine yönlendiren hekimdir, bu tedavi seçeneğini de doğru şekilde uygulayacak olan sağlık personelidir.”
 

Son Güncelleme Tarihi: 14/12/2023 - 17:24