Edona Llukacaj, yeni dünyada kültürel koloniciliği anlattı

Edona Llukacaj, geçen hafta Kavacık Yerleşkesinde yapılan sunumun tekrarını bu hafta Haliç Yerleşkesinde yaptı. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Ceran’ın da aralarında olduğu akademik ve idari personelin izlediği sunumunda Llukacaj, postkolonyal ve neopostkolonyal kolonicilik üzerinde durdu.

Sözlerine yarı Karabağlı, yarı Boşnak bir babanın ve yarı İtalyan, yarı Arnavut bir annenin kızı olduğunu söyleyerek başlayan Edona Llukacaj, 14 yaşına kadar İtalya’da yaşadığını ve 14 yaşından beri de Türkiye’de bulunduğunu söyledi. Kendisine zaman zaman “Ben kimim?” diye sorduğunu kaydeden Llukacaj, postkolonyalizmin küresel bir konu olduğunu söyledi.

Batılı ülkelerin 3. dünya ülkelerine yaptığı işgaller üzerinden sömürgeciliğe değinen Llukacaj, sömürgeciliğin üç türünü klasik, yerleşmeli ve hanedan sömürgecilik olarak açıkladı.

Kolonileşmenin özelliklerine değinen Edona Llukacaj, bunları; yerel hükümetlerin yıkılıp “kukla” yönetimler kurulması, var olan eğitim sisteminin değiştirilmesi ve dini geleneklerin yok edilip yeni bir anlayışın kurulması, ekonomi ve kültürel sistemin kolonistin çıkarlarına göre düzenlenmesi ve muhalif seslerin sürgüne gönderilmesi olarak anlattı.

Halihazırda devam eden bastırılmışlığın kültürel bastırılmışlık olduğunu anlatan Llukacaj, kültürel bastırılmışlığın mirasını ise marjinalleşme, ötekini kabul edememe, kültürel değerlerin bozulması ve kimlik problemleri olarak sıraladı.

Bugün dünyada edebiyattan bahsedildiğinde Shakespeare'in, felsefeden söz edildiğinde Batı felsefesinin anlaşıldığını söyleyen Llukacaj, bunların dışındakilerin etno felsefe, etno müzik, yani sadece o gruba ait olan olarak tanımlandığını ve bunun da bilinçli bir şekilde yapılan birşey olduğunu söyledi.

Llukacaj, neopostkolonyal sömürgeciliğe verilebilecek en iyi cevabın hoşgörü ve çok kültürlülüğe saygı olacağını söyledi.