İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Türkan Yiğitbaşı, Geleneksel Perşembe Toplantıları kapsamında mezoterapi uygulamalarını anlattı.
Doç. Dr. Türkan Yiğitbaşı, “Mezoterapi’de 3N1K” başlığı ile anlattığı sunumunda, uygulamanın ne olduğunu, neden ve nasıl yapıldığını ve kimlere uygulandığını anlattı. Türkiye'de ve dünyadaki mezoterapi yaklaşımları ve uygulamalarından bahseden Yiğitbaşı, geleneksel, tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamaları içinde yer alan mezoterapiyi cildin yüzey tabakası içinde aktif maddelerin enjekte edildiği minimal invaziv bir teknik olarak tanımladı. Dünyada ilk kez Fransız hekim Pistor tarafından 1952 yılında uygulanmaya başlanan mezoterapinin 1960 yılından itibaren tüm dünyada yaygın bir kullanım alanı bulduğunu belirten Yiğitbaşı, günümüzde Fransa'da sağlık sigorta sistemi kapsamı içinde olduğunu dile getirdi. Mezoterapi lokal enjeksiyon olarak düşünüldüğünde, tarihçesinin M.Ö. 400’lü yıllara Hipokrat’ın uygulamalarına kadar dayandığını kaydeden Yiğitbaşı, Hipokrat’ın ağrıyan omuz eklemini lokal kaktüs uygulayarak tedavi ettiğini söyledi. Mezoterapinin nasıl uygulandığı hakkında bilgi veren Yiğitbaşı, mezoterapi iğneleri ve tabancaları ile uygulama yapıldığını kaydetti. Mezoterapinin hemen hemen tüm hastalıklarda uygulanan bir yöntem olduğunu söyleyen Yiğitbaşı, romatolojik hastalıklar, spor yaralanmaları, dermatoloji, ağrı tedavisi, kas-iskelet hastalıkları, vertigo, tinnitus, karpal tünel sendromu, diş hekimliğinde ve medikal estetik uygulamalarında mezoterapi yönteminden yararlanılabildiğini söyledi. Yiğitbaşı, alerjik reaksiyon hikayesi olanlarda, koagülasyon bozukluğu olanlarda, aspirin, warfarin ve heparin kullanan hastalarda, hamileler ve süt veren annelerde, kemoterapi alan hastalarda, kalp krizi geçirenlerde, kardiyak aritmi, böbrek ve ciddi kronik hastalığı olanlarda mezoterapi yönteminin uygulanamayacağını söyledi.
Son Güncelleme Tarihi: 22/03/2023 - 11:05