Prof. İpşirli: Osmanlı medeniyetinin en net izleri Balkanlar’da görülebilir

Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet İpşirli, Medipol Üniversitesi Geleneksel Perşembe Toplantıları kapsamında “Balkanlar’daki Osmanlı Mirası” konulu bir konuşma yaptı. Konuşmasının başında Osmanlı Devleti’nin imar ve altyapı bakımından Anadolu’yu hazır halde bulduğunu ifade eden İpşirli, Anadolu’ya kıyasla Balkanlara yapılan yatırımların daha fazla olduğunu söyledi. Osmanlı Devleti’nin bir “Balkan devleti” olduğunu savunan İpşirli, Osmanlı medeniyetinin en net izlerinin Balkanlar’da görülebileceğini söyledi..

Şark Meselesi hangi tarihte başladı?

İpşirli konuşmasında,19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin parçalanmaya başlamasıyla ortaya çıkan Şark Meselesi’nin bazı Avrupalı tarihçiler tarafından 1352’de başladığı şeklinde anlatıldığını söyledi. Türklerin Orta Asya’dan başlayan fetih seferlerinin önce Afganistan’a, sonra İran’a, daha sonra da Anadolu’ya olduğunu ifade eden İpşirli, Türklerin hiçbir zaman arkalarına dönüp bakmadığını, tarihçilerin bu durumu Avrupa’nın fethine hazırlık olarak yorumladıklarını vurguladı. İpşirli bunun sonucu olarak Türklerin ilk kez Avrupa’ya ayak bastığı 1352 tarihinin bazı Avrupalı tarihçiler tarafından Şark Meselesi’nin başlangıcı olarak adlandırıldığını belirtti.

“1915 ile 14. yüzyıl Balkan iskânı arasında bir fark yok!”

İttihat ve Terakki’nin 1915 yılında Ermenler için uyguladığı ve tehcir diye nitelenen olayları da yorumlayan İpşirli, bunun, 14. yüzyılda Osmanlı’nın Balkanlarda uyguladığı iskândan bir farkının olmadığını söyledi. Bazı milletlerin büyük devletlerin çıkarları için kullanıldığını ifade eden İpşirli, Ermenilerin de o dönem Ruslar, İngilizler ve Fransızlar tarafından kullanıldığını savundu. İpşirli, Anadolu’nun en stratejik noktalarında yer alan köprü ve tren istasyonları gibi merkezleri bertaraf eden Ermenilere karşı Osmanlı’nın yaptığı tek hamlenin Halep, Şam ve Beyrut gibi bölgelere yapılan iskân olduğunu söyledi. İpşirli, iskân esnasında o dönemki kötü hava koşulları, salgın hastalıklar ve kıtlıktan dolayı insanların hayatlarını kaybettiğini ifade etti.