İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Başak Gezmen, “Dezenformasyon toplum üzerinde en başta güvensizlik ortamına sebebiyet veriyor. Özelikle kamu kurumlarına karşı öfke ve güvensizliğe neden olabiliyor.” dedi.
İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Başak Gezmen, Toplumsal Katkı Komisyonunun desteğiyle hazırlanan Bilimin Sesi Projesi kapsamında kişisel veri güvenliği ve dezenformasyon hakkında bilgi verdi. İletişim teknolojilerindeki gelişmelerin kişisel veri güvenliği açısından dezavantajları beraberinde getirdiğini ifade eden Gezmen, şöyle dedi: “Yaşadığımız dönemde hepimizin sosyal medyada birden fazla hesabı var. Burada sıklıkla yapılan hata ise bütün hesaplara aynı şifrenin konulması. Kötü niyetli kurum ve kişiler için bu önemli bir avantaj sağlıyor. Bir hesap ele geçirildi mi diğer tüm hesaplar ele geçiriliyor. Bu nedenle öncelikli olarak bütün hesapları farklı şifrelerle korumamız önemli. Aynı zamanda belirli periyotlarda bu şifrelerin mutlaka değiştirilmesi gerek ve çift teyitli sistem kullanılmalı. Bu noktada da cevabı herkes tarafından bilinen sorulardan uzak durulmalı.”
“EBEVEYNLER PAYLAŞIMLARINA DİKKAT ETMELİ”
Sosyal medya hesaplarının güvenliği için tavsiyelerde bulunan Gezmen, açık hesapların kötü niyetli kişi ve kurumlar tarafından siber zorbalar ve siber dolandırıcılar için açık hedef olduğunu söyledi. Çocuklara yönelik paylaşımlara özellikle dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Gezmen, şöyle dedi: “Ebeveynler açık sosyal medya hesaplarından çocuklarının özel anlarını ve mahrem alanlarına ilişkin paylaşımlarda kesinlikle bulunmamalı. Bu noktada kendimizle ilgili paylaşımlarda bulunurken, içeriği kimlerin görebileceğini iyi düşünmemiz gerekiyor. Sizce masum olan bir paylaşımı kimlerin nasıl kullanabileceğini iyi düşünmemiz gerekiyor.
“DEZENFORMASYON GÜVENSİZLİĞE NEDEN OLUYOR”
Dezenformasyon ve mezenformasyon arasındaki farklara değinen Gezmen şöyle devam etti: “Dezenformasyonda kasıtlı olarak yanlış bilgilendirme söz konusu. Hedef kitle belirlenerek bilerek isteyerek yanlış bilgilendirme yapılır. Mezenformasyonda ise bilginin yanlış olduğu bilinmeden yapılan paylaşımlar söz konusu. Bir kasıt olmasa da masum olduğunu anlamına gelmez. Pandemi sürecini ve 6 Şubat depremlerini hatırlarsak çok fazla dezenformasyonun yapıldığını görebiliriz. Dezenformasyon toplum üzerinde en başta güvensizlik ortamına sebebiyet veriyor. Özelikle kamu kurumlarına karşı öfke ve güvensizliğe neden olabiliyor. Bireysel olarak itibar zedelenmesine yol açıyor. Tüm bunlarda toplumda gelecek kaygısı duyulmasına sebebiyet verecek ortam doğuruyor.”
“YALAN HABER 7-8 KAT HIZLI YAYILIYOR”
Dezenformasyondan bireysel olarak korunmak için içeriğin kaynak noktasına bakılması gerektiğinin altını çizen Gezmen, şöyle dedi: “Dezenformasyonun yıkıcı etkilerinden kurtulmamız için tek bir kaynakla yetinmek yerine güvenirliği test edilmiş çok fazla kaynak üzerinden tarama yapmamız gerekiyor. Yalan haberin doğru habere oranla 7-8 kat fazla hızlı yayıldığını unutmayalım. Bir haberin çok kez paylaşılması doğru olduğu anlamına gelmiyor. Bunu göz önünde bulundurarak bilginin kaynaklarını kesinlikle kontrol ederek teyit etmemiz gerekiyor.”
“DEZENFORMASYONLA MÜCADELE MERKEZİ İNCE ELEYİP SIK DOKUYOR”
Kaynak kontrolünün yanı sıra dijital medya okur yazarı olmanın öneminden bahseden Gezmen, “Şüphelendiğimiz bilgileri gönderebileceğimiz doğrulama kontrol merkezleri var. Özellikle Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bu kapsamda Dezenformasyonla Mücadele Merkezini hayata geçirdi. Dezenformasyon Bildirim Sistemine gelen bilgileri ince eleyip sık dokuyarak araştırıyor ve doğru bilginin yayılmasına katkı sağlıyorlar. Ayrıca Anadolu Ajansı haberlerinde teyit konusunda çok titiz davranıyor. www.malumatfurus.org www.dogrulukpayi.com www.teyit.org gibi doğrulama adresleri de şüpheli bilgilerin aydınlatılmasında önemli rol oynuyor.” dedi.
Videoyu izlemek için tıklayınız. https://www.youtube.com/watch?v=RLM_g3XrxGA
Son Güncelleme Tarihi: 26/09/2023 - 10:38